Psikoterapi - Şema Terapi

Şema Terapi Nedir ?

Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi’nin kişilik bozukluğu gibi kronik, süreğen ve nükseden rahatsızlıklarda cevapsız kalması nedeniyle Young tarafından (1990) geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikanalitik Yaklaşım/Nesne İlişkileri Kuramı, Bağlanma Kuramı ve Geştalt Terapi’yi birleştiren bütünleştirici bir kuram olan Şema Terapi, BDT’deki gibi kısa süren ve sadece semptom odaklı bir yaklaşımla yol almak yerine, semptomun sebep olduğu kökenlerin/çocukluğun da sorgulanacağı bir psikoterapi modelidir. Şema Terapi ile uzun süren, tekrar eden, kronik sorunlar, kronik ilişki problemleri ile kişilik bozuklukları özellikle çalışılan konulardandır. Oldukça etkin bir tedavi yaklaşımıdır. 

Çocukluk dönemi evrensel psikolojik ihtiyaçlarımız karşılanmadığında veya eksik karşılandığında, o dönemde kendimizi korumaya yarayan bir duygulanım düşünce ve duyumsama kalıbı geliştiriyoruz. Bu kalıplara biz Şema diyoruz. Karakter yapılanmasının 18 Temel Şema ekseninde geliştiğini biliyoruz. Bu şemalar detaylanarak yerleşme eğilimindeler ve yetişkinlik yaşantısında sorunlara sebebiyet veriyorlar. Şema Terapide bizler kişinin şikayeti ekseninde tekrar eden kronik sorunları şemalar ve bu şemalar tetiklendiği zaman ortaya çıkan hallerimiz olan Modlar üzerinden Sınırlı yeniden Ebeveynlik çerçevesinde çalışıyoruz.

Biz ne yapıyoruz ?

1- Temelde bize ihtiyaçlarımızı söyleyen çocuk tarafımıza ulaşmayı,

2- Bize hiçbir faydası olmamasına rağmen bizi sürekli eleştiren ve bazen bizi cezalandıran iç sesimizi sınırlandırabilmeyi,

3-İşlevsiz baş etme modlarımızı işlevliler ile değiştirebilecek Sağlıklı Yetişkin Kapasitesi geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Yeni Kavramsallaştırma çerçevesinde sahip olduğumuz 9 Temel Psikolojik İhtiyaç :

Şema Terapi, Grup, çift, çocuk ve ergen için de etkin bir şekilde kullanılan bir yöntemdir. Ben Çocuk Ergen Şema terapi eğitimi almış olmakla birlikte, bu yaş grubu ile çalışmıyor, sadece Çift Şema terapi uyguluyorum.



Tanımlanmış 18 Temel İşlev Bozucu Şema



1. Duygusal Yoksunluk

Kişinin normal düzeyde duygusal destek ve bağlantı arzusunun başkaları tarafından yeterince karşılanmayacağı beklentisi. Üç ana yoksunluk biçimi şunlardır:

  • Şefkat Yoksunluğu: Dikkat, sevgi, sıcaklık veya eşlikçilik eksikliği.
  • Empati Yoksunluğu: Başkaları tarafından anlayış, dinleme, kendini açma veya duyguların karşılıklı paylaşımı eksikliği.
  • Rehberlik ve Koruma Yoksunluğu: Başkalarından güç, yön veya rehberlik eksikliği.

2. Güvensizlik/İstismar

Başkalarının inciteceği, istismar edeceği, aşağılayacağı, aldatacağı, yalan söyleyeceği, manipüle edeceği veya avantaj sağlayacağı beklentisidir. Genellikle zararın kasıtlı olduğu veya haksız ve aşırı ihmal sonucu olduğu algısını içerir. Kişinin her zaman aldatıldığı veya “kısa çöpü çektiği” hissini içerebilir.

3. Duyguları Bastırma

Genellikle başkaları tarafından onaylanmamaktan, utanç duygusundan veya kişinin dürtülerinin kontrolünü kaybetmesinden kaçınmak için spontane eylem, duygu veya iletişimin aşırı engellenmesi. Bastırmanın en yaygın alanları şunlardır:

  • (a) Öfke ve saldırganlığın bastırılması;
  • (b) Şefkat ve sevgi göstermede zorluk;
  • (c) Özel duyguları paylaşmada veya duygusal sorunları tartışmada zorluk;
  • (d) Olumlu dürtülerin bastırılması (örneğin, neşe, cinsel heyecan, oyun);
  • (e) Kırılganlığı ifade etmede veya kişinin duygularını ve ihtiyaçlarını başkalarına iletmesinde zorluk;
  • (f) Duyguları göz ardı ederken rasyonaliteye aşırı vurgu.

4. Kusurluluk/Utanç

Kişinin önemli açılardan kusurlu, kötü, istenmeyen, aşağı veya geçersiz olduğu hissi; veya ifşa edilirse önemli-clause: System: Önemli başkaları tarafından sevilmeyecek biri olacağı hissi. Eleştiriye, reddedilmeye ve suçlamaya karşı aşırı duyarlılık; diğerlerinin yanında karşılaştırmalar ve güvensizlik; veya kişinin algıladığı kusurlarla ilgili bir utanç duygusu içerebilir. Bu kusurlar özel (örn. bencillik, öfkeli dürtüler, kabul edilemez cinsel arzular) veya genel (örn. çekici olmayan fiziksel görünüm, sosyal beceriksizlik) olabilir.

5. Sosyal İzolasyon/Yabancılaşma

Kişinin kendisini dünyanın geri kalanından izole, diğer insanlardan farklı ve/veya herhangi bir grup ya da topluluğun parçası değilmiş gibi hissetmesidir. Bu durum, bireyin dışlanmış olduğu, bir yere ait olmadığı ya da bir grup, topluluk ya da genel olarak dünya tarafından kabul görmediği duygusunu da içerebilir.

6. Bağımlılık/Yetersizlik

Kişinin, günlük sorumluluklarını başkalarının önemli ölçüde yardımı olmadan yeterli bir şekilde yerine getiremeyeceğine dair inancıdır (örneğin: kendine bakmak, günlük problemleri çözmek, sağlıklı yargılarda bulunmak, yeni görevlerin üstesinden gelmek, iyi kararlar vermek). Genellikle yeni durumlarda kendini çaresiz veya kaygılı hissetme şeklinde ortaya çıkar.

7. Terk Edilme/İstikrarsızlık

Güvenlik, bağ kurma ve destek açısından en çok güvenilen kişilerin aniden, kalıcı olarak terk edeceği, uzun süre yalnız bırakacağı ya da ihtiyaç duyulduğunda ulaşılabilir olmayacağı yönünde abartılı bir korkudur. Terk edilme korkusu, kişinin hayatını “önemli diğerleri” olmadan sürdüremeyeceği veya başa çıkamayacağı inancıyla daha da şiddetlenebilir. Bu şema, diğer insanların duygusal destek, güç ya da koruma sağlamada sürekli, tutarlı ve güvenilir olmayacakları beklentisini içerir. Başkaları duygusal olarak dengesiz, öngörülemez, güvenilmez ya da sürekli erişilebilir olmayan kişiler olarak algılanabilir.

8. Zarara veya Hastalığa Karşı Aşırı Dayanıksızlık

Kişinin her an büyük bir felaketin başına geleceğine ve bunu engelleyemeyeceğine dair abartılı korkular taşımasıdır. Bu korkular genellikle şu alanlardan birine ya da birkaçına odaklanır:

  • (A) Tıbbi Felaketler: Kalp krizi, AIDS gibi hastalıklar;
  • (B) Duygusal Felaketler: Delirme, duyguların kontrolünü kaybetme gibi;
  • (C) Dışsal Felaketler: Asansörün çökmesi, suçluların saldırısına uğrama, uçak kazaları, depremler gibi olaylar.

9. İç İçe Geçmişlik/Gelişmemiş Benlik

Bireyin bir ya da daha fazla önemli kişiyle (genellikle ebeveyn ya da partner) aşırı duygusal iç içe geçmişlik yaşaması ve bunun bireyselleşme süreci ya da normal sosyal gelişim pahasına gerçekleşmesidir. Genellikle, iç içe olunan kişilerin birbirlerinden sürekli destek almadan yaşamayacağı ya da yaşamlarının anlamını kaybedeceği inancını içerir. Bazı bireylerde, bu iç içe geçmişlikten kaçma arzusu güçlüdür ve önemli diğer kişiler boğucu, müdahaleci, sağlıklı sınırlar koyamayan ya da çocuğunun ya da partnerinin farklı ihtiyaç ve arzulara sahip olduğunu kabul etmeyen kişiler olarak algılanır. Bu kişilerde genellikle belirgin ve ayrı bir kimlik duygusu yoktur; kendilerini boşlukta, yönsüz ve kararsız hissederler.

10. Başarısızlık

Kişinin, başarısız olduğu, kaçınılmaz olarak başarısız olacağı ya da yaşıtlarına kıyasla temel olarak yetersiz olduğu inancıdır. Bu şema; okul, kariyer, spor gibi başarı gerektiren alanlarda ortaya çıkar. Kişi genellikle kendini aptal, beceriksiz, yeteneksiz, bilgisiz, düşük statülü, diğerlerinden daha az başarılı ya da “kaybeden” olarak görür. Bu şema, Kusurluluk şemasından farklıdır çünkü güvensizlik duygusu esas olarak başarı ve yeterlilikle ilgilidir; sosyal yetersizlikler ya da sevilmezlik gibi temel bir değersizlik hissinden kaynaklanmaz.

11. Boyun Eğme/Geçersiz Kılınma

Kişinin kontrolü başkalarına aşırı derecede devretmesi, çünkü kendi haklarını savunma ya da duygularını (özellikle öfke) ifade etmenin olumsuz sonuçlar doğuracağına dair mantıksız bir korku taşımasıdır (örneğin: eleştiri, misilleme, terk edilme). Genellikle, kişinin kendi isteklerinin, fikirlerinin ve duygularının başkaları için geçerli ya da önemli olmadığına inanması eşlik eder. Boyun eğmenin iki temel biçimi vardır:

  • İhtiyaçların Boyun Eğmesi: Kişinin meşru tercihlerini, haklarını, ihtiyaçlarını ve arzularını bastırması.
  • Duyguların Geçersiz Kılınması: Kişinin duygularını bastırması; çünkü bu duyguların başkaları tarafından görmezden gelineceği, küçümseneceği, eleştirileceği ya da ciddiye alınmayacağı beklentisi vardır. Ayrıca, duygularını ifade etmenin ceza, reddedilme ya da başka olumsuz sonuçlar doğuracağına inanılır.

Bu şema genellikle aşırı uyum sağlama davranışı ve kontrol altında tutulma ya da tuzağa düşme duygularına karşı aşırı hassasiyetle birlikte görülür. Zamanla bastırılan öfke, sağlıksız yollarla ortaya çıkabilir (örneğin: pasif-agresif davranışlar, öfke patlamaları, psikosomatik belirtiler, sevgi geri çekilmesi, “taşkın” davranışlar veya madde kullanımı).

12. Haklılık

Kişinin kendisini diğer insanlardan üstün görmesi; özel haklara ve ayrıcalıklara sahip olduğuna inanması ya da normal sosyal ilişkileri yöneten karşılıklılık kurallarına uymak zorunda olmadığını düşünmesidir. Genellikle, kişinin neyin gerçekçi olduğu, başkalarının neyi makul veya toplumsal olarak kabul edilebilir bulduğu ya da başkalarına verebileceği zarar dikkate alınmaksızın, istediğini yapma veya alma hakkı olduğunu ısrarla savunmasıyla ortaya çıkar. Bu şema sıklıkla üstünlük vurgusunun abartılmasıyla kendini gösterir (örneğin: en başarılı, en ünlü, en zengin olma arzusu) ve genellikle güç, kontrol, ilgi ya da hayranlık elde etmeye yöneliktir. Bazen diğerleriyle aşırı rekabet etme ya da onları kıskanma da eşlik eder. Ayrıcalıklı bireyler çoğunlukla başkalarının ihtiyaçlarını veya duygularını önemsemeksizin, kendi istekleri doğrultusunda başkalarının davranışlarını kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalışırlar; empati göstermezler.

13. Yetersiz Özdenetim/Özdisiplin

Bireyin, kişisel hedeflerine ulaşmak için yeterli özdenetim, özdisiplin ve hayal kırıklığına tolerans gösterememesi ya da göstermeyi reddetmesi durumudur. Bu kişiler genellikle dürtüseldir ve anlık hazları ertelemekte zorlanırlar. Duygularını kontrol edemeyebilir ve uygunsuz şekilde ifade edebilirler. Bazen, uzun vadeli faydaları olsa bile, sıkıcı ya da hoş olmayan bir işe odaklanmakta zorluk yaşanabilir. (Bu şema genellikle bağımlılık ya da kompulsif davranışları kapsamaz, ancak bu davranışlar kişinin genel olarak birçok durumda özdisiplin sağlamakta zorluk çekmesiyle birlikte görülüyorsa dahil edilebilir.)

14. Kendini Feda

Günlük durumlarda başkalarının ihtiyaçlarını gönüllü olarak karşılama üzerine aşırı odaklanma; bu durum, kişinin kendi haz ve tatmininden ödün vermesi pahasına gerçekleşir. En yaygın nedenler şunlardır: başkalarına acı vermekten kaçınmak; bencil hissetmekten doğan suçluluktan kaçınmak; ya da muhtaç olarak algılanan kişilerle bağı sürdürmek. Genellikle, kişinin kendisine olan maliyeti ne olursa olsun, başkalarına karşı aşırı sorumlulukla ilgili yüksek standartlardan kaynaklanır. Sıklıkla başkalarının acısına karşı aşırı duyarlılıktan ya da başkalarına bakmanın, özbakımdan ahlaki ya da etik olarak daha önemli olduğuna dair örtük bir inançtan kaynaklanır. Bazen kişinin kendi ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı duygusuna ve bakım verdiği kişilere karşı kırgınlık hissine yol açar.

15. Yüksek Standartlar

Bireyin davranış ve performans açısından çok yüksek, içselleştirilmiş standartlara ulaşması gerektiğine dair temel inanç; genellikle eleştiriden ya da utançtan kaçınmak amacıyla ortaya çıkar. Genellikle baskı hisleri, yavaşlayamama zorluğu ve hem kendine hem başkalarına karşı aşırı eleştirel olma ile sonuçlanır. Uyumsuz bir şema olarak değerlendirilmesi için bireyde şu alanlarda anlamlı bozulmalar görülmelidir: haz alma, gevşeme, sağlık, benlik saygısı, başarma hissi, performans, iyi oluş hali ya da tatmin edici ilişkiler. Yüksek Standartlar genellikle şu şekilde kendini gösterir:

  • (a) Mükemmeliyetçilik, ayrıntılara aşırı dikkat, ya da kişinin kendi performansını normlara göre olduğundan düşük değerlendirmesi;
  • (b) Hayatın birçok alanında katı kurallar ve “-meli/-malı”lar: gerçekdışı yüksek ahlaki, etik, kültürel ya da dini ilkeler gibi;
  • (c) Zaman ve verimlilik takıntısı, böylece daha fazla iş yapılabilmesi;
  • (d) Hayatın birçok alanında çok yüksek düzeyde başarma ve başarılı olma zorunluluğu hissi.

16. Onay Arayıcılık

Kişinin kendine dair güvenli ve gerçek bir benlik duygusu geliştirmesi pahasına, başkalarından onay, takdir ya da ilgi kazanma ya da ortama uyum sağlama üzerine aşırı vurgu. Benlik saygısı, öncelikle kişinin doğal eğilimlerinden ziyade başkalarının tepkilerine bağlıdır. Bazen, onay, hayranlık ya da ilgi kazanmak amacıyla (güç ya da kontrol için değil) statü, dış görünüş, sosyal kabul, para ya da başarıya aşırı önem verilmesini içerir. Genellikle başkalarının neyi onaylayacağını yüksek düzeyde fark etme ve buna göre kendini değiştirme eğilimi söz konusudur. Sıklıkla, sahici olmayan ya da tatmin etmeyen büyük yaşam kararlarıyla ya da reddedilmeye karşı aşırı hassasiyetle sonuçlanır.

17. Kötümserlik

Hayatın olumsuz yönlerine (acı, ölüm, kayıp, hayal kırıklığı, çatışma, suçluluk, kırgınlık, çözülmemiş sorunlar, olası hatalar, ihanet, ters gidebilecek şeyler vb.) yönelik yaygın ve ömür boyu süren bir odaklanma; olumlu ya da iyimser yönlerin ise küçümsenmesi ya da ihmal edilmesiyle birlikte görülür. Genellikle, iş, mali ya da kişilerarası birçok durumda, işlerin sonunda ciddi şekilde kötüye gideceğine ya da iyi giden yaşam alanlarının sonunda bozulacağına dair abartılı bir beklentiyi içerir. Sıklıkla şu gibi sonuçlara dair orantısız bir korku içerir: finansal çöküş, kayıp, küçük düşme ya da kötü bir durumda sıkışıp kalma. Olası olumsuz sonuçlar abartıldığından (“felaketleştirme”), bu bireyler genellikle kronik kaygı, endişe, tetikte olma, yakınma ya da kararsızlıkla tanımlanır.

18. Cezalandırıcılık

Hata yapıldığında sert bir şekilde cezalandırılması gerektiğine dair inanç. Özellikle yüksek beklentileri ya da standartları karşılamayan kişilere (özellikle de kendine) karşı öfkeli, hoşgörüsüz, cezalandırıcı ve sabırsız olma eğilimini içerir. Genellikle, kişinin kendisinde ya da başkalarında yapılan hataları affetmekte zorluk yaşaması, hafifletici nedenleri göz önünde bulundurmaya isteksizlik, insan kusurlarını kabul etmeme ya da duygularla empati kuramama durumunu içerir. Bireyler genellikle, cezayı hak ettiğine inanılan kişilere (kendileri dahil) yönelik aşağılayıcı, küçümseyici ya da değersizleştirici bir ses tonu ya da davranış sergilerler. (Kendi kendini cezalandırma, özellikle ruh sağlığı ortamlarında, bu şemanın en yaygın biçimidir.)

Randevu Talebi Oluşturun

Şikayetinizle birlikte, çalışmak için uygun zamanlarınızı belirlerek başvurunuzu yaptıktan en kısa süre sonra sizinle iletişime geçeceğiz.